İlişki yaşamanın sorumluluğunu almıyor. Sadece keyfi buluşmaları tercih ediyor.
Can sıkıcı konulardan kaçıyor.
Sadece gülmek, eğlenmek istiyor.
Evde ve dışarıda hep insanlarla beraber. Kendisiyle baş basa pek kalmıyor.
İş gibi uzaklaşamayacağı sorumluluklar dışında, sadece ona zevk veren kişi ve aktivitelerle zamanını geçiriyor.
Hoşuna gitmeyen şeylerden hemen uzaklaşıyor.
“Beni aşağı çeken hiçbir şeyi şeyi istemiyorum hayatımda” diyor, sorduğumda.
“Hem siz, sizi aşağı çeken negatif insanlardan ve durumlardan uzaklaşın, çıkarın hayatınızdan demiyor musunuz?”
Pastanın sadece kremasını yemek, bir süre sonra baymaz mı sizi diye soruyorum. Gülümsüyor 🙂
Negatiften uzaklaşmak ile acıdan kaçmak farklı şeyler.
Şikayet etmek, kendimizi kıyaslamak veya eleştirmek, ya da sıklıkla bunları yapan insanlarla vakit geçirmek bizi negatif bir alana sürükler.
Bunları hayatımızda en aza indirmek, negatifi azaltmaya birer örnek olabilir.
Sadece haz alacağımız şekilde hayatı yaşamak ise her an iyi hissetmeye kendimizi zorlamaktır.
Acı, üzüntü, kaygı gibi zorlayıcı duyguları yok saymaktır.
Bu tutum zorlayıcı duygularımızı farkında olmadan arttırır.
Dışarıdan çok iyi ve umursamaz görünürken, içeride depresif bir ruh halini besler, büyütürüz.
Depresif halimiz yoğunlaştıkça daha çok haz arayışına gireriz ve bu bir kısır döngü halini alır.
Sonra, “Zevk alamıyorum ben ya, sıkıldım galiba her şeyden. Bir şey hissettirmiyor bana” deriz ve nedenini anlayamayız.
Nedeni şu ki, tüm duyguların içinden geçmeden gerçek hazzı ve şükran duygusunu yaşayamıyoruz.
Bizi yoran duygularımızı hissetmeye, neden öyle hissettiğimizi anlamaya ihtiyacımız var.
Olumsuz duygularımızı kendi kontrolümüze alabilmek için; onlarla aramıza duvar örmek yerine temas kurmak, onları yaşamak durumundayız.
Acıyı ona temas etmeden, onu görüp anlamadan, bastırarak ya da yok sayarak dönüştüremeyiz❤️
Mesut
Şu aralar tam da yaşadığımız, hissettiğimiz şeyler..
Ali dilman
Yaşam
İlyas Parlak
O zaman huzur odaklı yasamak gibisi yok.