"Doğru, Yanlış, Lazım, Gerekli" kelimelerini sık kullanmak, yaşam enerjimizi düşürüyor.
“Doğru, Yanlış, Lazım, Gerekli” kelimelerini sık kullanmak, yaşam enerjimizi düşürüyor.

“Doğru, Yanlış, Lazım, Gerekli” kelimelerini sık kullanmak,

yaşam enerjimizi düşürüyor.

Bir düşünceyi, kullandığımız kelimelerle ifade ederiz.

Zihnimiz kelimeleri kullanarak düşünür. Düşünceler, kelimelerden bağımsız olamaz o halde, değil mi?

Şimdi, düşüncelerimizin duygularımızı şekillendirme gücünü düşünürsek,

seçtiğimiz kelimelerin bizde oluşturduğu bir hissiyat, bir algı oluyor.

“Bu çok doğru bir davranış, şu yanlış bir düşünce vb.” şekilde “doğru-yanlış” kelimelerini sık kullanmak, ya da “şu şöyle olmalı, bu böyle yapılmaz, şunun doğrusu budur” gibi ifadeler bizi bir “yargı belirleyici, yargıç”mışız algısına götürüyor.

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bu kadar biliyorsak, kendimize hata yapma payını bırakmayız.

Sonra gittiğimiz piknikte üç kişi mangal başında “et en doğru nasıl pişirilir” konusunda engin bilgilerimizi yarıştırırken, etrafımızdaki kuş cıvıtlılarını duyamayız. Bu tutumu hayatınızın farklı alanlarında yapıyor musunuz bir düşünün.

Sonra “ben her şeyi doğru yapıyorum neden neden mutlu değilim, neden kilo veremiyorum, neden ilişkimi yürütemiyorum vb.” deriz.

Çünkü içimizde bilgiç bir yargıçla beraber yaşamdan tat almaya çalışıyoruzdur.

Bilgi bombardımanı içindeyiz tamam, bilgiyi değerlendirmek, bilinçli yaşamak çok kıymetli, ona da tamam.

Ama yaşamak, bilgiye tapmak ve her şeyi bilen, en doğru yapan tanrısallığa soyunmak değil. Bu bizi ancak mutsuz ve hasta eder.

Hepimiz her gün yeniden öğrenen çocuklarız.

HEPİMİZ, HER GÜN YENİDEN ÖĞRENEN ÇOCUKLARIZ.

Hatalarımız, oyunlarımız bol olsun, hayatımızın renklerini öldürmeyelim.

Bırakın etler en doğru pişmesin, ama biz hayattan zevk alalım.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir